Uyku döngülerini açıklamadan önce uyku kavramına değinmek isteriz. Uyku, sadece fiziki yorgunluğumuzu gidermek için yaptığımız bir eylemden ziyade, vücudun kendini yenileme sürecini kapsayan bir ihtiyaçtır. Günümüzün ve dolayısıyla ömrümüzün üçte birini uykuda geçiririz. Aynı zamanda uyku basit bir bilinçsizlik hali değil, kompleks mekanizmaların rol oynadığı çeşitli bilinç düzeyleri arasında geçişler yapılan dinamik bir süreçtir.
Bilimsel Olarak Uyku Nedir?
Uyku, REM (Rapid Eye Movement) ve Non-REM olmak üzere 2 ana faza ayrılır. Kişi her gece birbirini izleyen bu iki farklı uyku tipinden oluşan 90 dakikalık döngüler yaşar. Sağlıklı bir birey uykuya Non-REM ya da diğer bir deyişle “düşsüz uyku” evresiyle başlar, bu evre yaklaşık 70-100 dk sürer. Bu uyku tüm vücudun dinlenme periyodudur. Beyin dalgalarımız yavaşlar,beyindeki metabolik artıklar temizlenir, kaslarımız gevşer, ısı ve enerji tüketimi azalır, kalp atış sayısı azalır, tansiyon düşer, sindirim aktivitesi artar. Ayrıca bu fazda vücutta anabolik (üretim) artış gösterir ve adeta vücut kendini restore eder. Her ne kadar düşsüz uyku evresi denilse de bu evrede bazen rüya hatta kabus görülebilir ancak REM uykusunun aksine bu rüyalar bellekte yer edinemez ve çoğunlukla hatırlanmaz.
REM uykusu ya da Paradoksal Uyku ise normal bir gece uykusunda Non-REM uyku yavaş yavaş çözülmeye başladığında ortaya çıkar. Ortalama bir yetişkin gece uykusunun yüzde 20-25’ini bu evrede geçirir, bu oran prematüre bebeklerde yüzde 80’e, zamanında doğmuş bebeklerde yüzde 50’e ulaşır. Bu evrede beyin uyanıklık halinde olduğu kadar aktiftir ve enerji tüketimi uyanıklık halinden fazladır ancak kaslarımızda atoni olarak ifade edilen bir tonus kaybı vardır ve sadece göz kaslarımız hareket ettiği için bu evreye bu isim verilmiştir. Ayrıca bu evrede kalp ve solunum hızı artar ve düzensizdirler. Özetle Non-REM hareket edebilen vücutta rölantideki bir beyin demekken REM ise paralize olmuş vücutta aktif bir beyne tekabül eder.